Bir Sevda Hayalinden Çeşitlemeler 2

27 Aralık 2009 Pazar




Bir başkadır, çocukluktan kurtulup da gençliğe ilk adımları attığınız yıllardaki aşklar. Masumdur, seviyelidir, yürektendir; ama az da bilinçsizdir…



Aslında karşı cinse değildir aşkınız o sıralarda. Aşkı meraktır azıcık, filmlerde acı çeken ağabeylere, ablalara özentidir biraz biraz… Eh! Yeni gelişen cinsel dünyanızdaki bilinmeyenlerle dolu arzularınızı da eklerseniz üzerine, düşersiniz asalarınızla hayallerinizdeki aşk çöllerine.

Herşey içtendir bu çölde ve ilkleri yaşarsınız doya doya. Kendinizce tatmak istediğiniz aşk acılarını üretir, ilk gözyaşlarını akıtırsınız seller gibi. Hayallerinizi çölde seraplara dönüştürür, aslında olmayan ilk öpüşmeleri, ilk bakışmaları da yaşarsınız orada. Çöl; artık sizin öğrenmeye çalıştığınız ilk aşk acılarının kirasız mekânıdır.


Şair olur, şiirler yazarsınız o mekânda. Şiirler bulur ses verirsiniz tüm içtenliğinizle. Hatta size göre dünyanın en yürekten şiir okuyanısınızdır o anlarda.


Sevdiğiniz kızın ya da erkeğin adının geçtiği şiirler ararsınız günlerce. Arkadaşlarınızla yardımlaşmada zirve yaparsınız bu konuda. Herkesin aradığı bir isim vardır nasılsa…


İşte yıllar öncesinde, bilgisayarsız, internetsiz ve hatta Google’siz zamanlarda düşünün bunun zorluklarını. Günler, haftalar, aylar süren araştırmalar… Bulunanların içe sinmemesi… 


O an için çok zor ve acılı; ama sonraki yıllarda gülümseten olaylar zinciri…


İşte o yıllara gittim ben bu gece. Bazen irkilerek, bazen gülümseyerek, bazen aynı acıları sindire sindire içime çekerek yaşattım kendime o duyguların aynılarını.


O isimde şiir bulabilmek için okulun kütüphanesini kendime adeta çalışma odası edinişimi hatırladım. Edebiyat hocamızın benim üstün gayretli ve çalışkan, edebi bir araştırıcı (!) olmam nedeniyle sık sık gelip saçlarımı okşaması, “Aferin oğlum” demesi, akabinde not defterini çıkarıp “İşte sana sözlüden 10… Sen bu yolunu hiç şaşırma ve değiştirme.” demesi…


Tuhaf, ama gerçek olansa; aşkın ilk ödülleri, edebiyat hocamın not defterindeki sözlü notu olan “10” numaralar oldu bana. Hocam tarafından “Kütüphane kurdu” ilan edildim ve her sınıfa örnek araştırıcı olarak götürüldüm…


Ah hocam ah! Helal et hakkını bana… Ne bilecektin o an ben aşkımın ismini aramaktayım ki?


Bulmuştum sonunda. Hatta bulurken şairin de nerdeyse hayatını ezberlemiştim…


Okul arkadaşlarımızla deniz kıyısına pikniğe mi gittik? Fırsat kaçar mı? Aşkım da orda… Şiir dilimden dökülüverirdi. Kızın hayran bakışlarını üzerimde hissettikçe apoletler takılırdı bana. Okul gecelerinde elime mikrofon mu geçti? Kaçar mı bu fırsat? Bahaneler bulur aynı şiiri okudukça okurdum.


Bu şiiri kendime, temiz duyguların simgesi kabul ettim ve yıllarca, yıllardır okudum. Hala da okumaktayım…

İşte bu şiir aşkı, sevdayı, sevgiyi doğru öğretti bana belki de. Bu şiirle yoğruldu duygu dünyam. Bu şiirde hayat buldu sevdalar benim yüreğimde. Bu şiir büyüttü yüreğimi… Bu şiir, sahte olmayan sevgileri, içine madde katılmamış sevdaları öğretti bana…

Sevgilerde tinselliğin tenselliğe olan galebesini bu şiir kazıdı beynime. Sevgiyi, tensel arzularım için gerekli bir araç gibi görmemi engelledi bu şiir.


Kısaca bana hayatı öğretti. Sevmeyi öğretti. Severken özveriyi, verici olmayı öğretti.


Bana “Ben” olmayı öğretti…


Edebiyat hocamın not defterindeki “10” numaralar, bu öğrettikleri karşısında bir hiç kaldı.


İşte bu gece de bu şiir dilimde… Okuyorum ve yudum yudum içiyorum… Okudukça ve yudum yudum içtikçe, sevgimle coşuyor ruhum.

Bazen isyan ediyorum sevgiyi bilmeyenlere. Hırslanıyor, içimden milyonlarca laf söylüyorum. Kızıyor, sessiz çığlıklar atıyorum.


Bazen sevgilerin güzelliği karşısında eğiliyor, “İyi ki varmış sevdalar” diyorum. İnsan ruhunu güzelleştiren, süsleyen en büyük duyguya selam duruyorum.


Kızsam da sevdayı bilmeyen sevda katillerine, ruhuma katsam da sevgimin güzel kahramanını, değişmiyor sevgiye tavrım…


Hani demiş ya rahmetli Münir Nurettin…


“Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç


Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç


Cihana bir daha gelmez hayal edilse bile


Avunmak istemeyiz böyle bir teselliyle…”


 Bir sevgi çeşitlemesi idi… “Ya da öyle olursa böyle olur” dillenmesi…



20 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu yazı eksik.
Bahsedilen şiiri okumak isterdim.
cangüzeli

bilge dedi ki...

müthiş cok beğendim sevgilerrr

suskunbiradam dedi ki...

Adsız (Cangüzeli)

Blogcuda okumuştun :)

Sevgiler...

suskunbiradam dedi ki...

bilge...

Teşekkürler... Beğeniniz bana onur verdi...

Sevgiler...

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Şiir, insan ruhunun derinliklerinden süzülüp gelen

çok kanatlı bir kuştur ve şiir okuyanındır artık.Sanki can suyumuz şiir.Sizde çok güzel ifade etmişsiniz.İçimizdeki şiirin eksilmemesi dileğiyle...

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

O ilk aşkın masumiyeti,yüreği çarpan hassasiyeti unutulur mu? İlk aşkımın telefonu kapatırken bana sevgilim derken ki ses tonunu,titremesini ve benim günlerce hep ama hep o anı düşleyişim dün gibi. Ne güzel, ne tatlı ne masumdu.Ne güzel şeyler hatırlattı bu yazın bana Sevgili suskunbiradam.Çok teşekkürler.O günlere selam olsun!

Adsız dedi ki...

Merhaba,
Yine bir yıl başı yaklaşıyor bu yıl başı sevdiklerinizle birlikte mutlu huzurlu bir yıla başlangıç yapmanızı ve tüm yılınızın aynı güzellikte geçmesini diliyorum.Sevgilerimle
Saygılar

hikayelerdirgeriyekalan

suskunbiradam dedi ki...

Dalgaları Aşmak... Çok hoş tanımlamışsınız şiiri...Ve dilğiniz insan yaşamı açısından ne de doğru...

Katılıyorum...

İçimizdeki şiir eksilmesin hiç...

Sevgiler...

suskunbiradam dedi ki...

ÇOBAN YILDIZI... ilk aşklar, iyi tarafıyla, güzel tarafıyla, nefasetiyle, bazen berbatlığıyla, hüsranıyla, acılarıyla unutulmaz. Sizinkisi tatlı bir anı olarak kalması ne güzel...

Sevgisiz bir yaşamı olmasın kimsenin desem, bilmem ki dua mı beddua mı olur?

Dua niyetine demiştim ben :))

Sizin de güzel yüreğinize selam olsun...

Sevgiler...

suskunbiradam dedi ki...

Hikayelerdirgeriyekalan...

Sevgili Arkadaşım, siz çok candan bir arkadaşsınız. Burada beni yalnız bırakmadınız. Ki gelmemize karşıydınız da... Unutamayacağım satırlar bunlar... Yüreğiniz hep güzelliklerle dolu olsun...

Ayrıca yeni yılla ilgili sayfanızı ziyaret edeceğim...

Sevgi dolu saygılarımla...

Sedencik dedi ki...

şiir/edebiyat ve aşk...
birbirini müthiş besleyen iki olay...
şiire edebiyata aşık insan...
zaten en başta aşka aşıktır...
ve haklısınız...
ilk aşk hakikaten bir başkadır :))
sağlıcakla...

suskunbiradam dedi ki...

sedencik...

Harika yazılarının yanında harika yorumların da var...

Biliyorsun değil mi? :))

Selamlar...

Sedencik dedi ki...

kutlamayı unuttuğumu farkettim :)
bir daha vakit bulamazsam üzülürüm ...
o yüzden şimdiden kutluyorum...
tüm sevdiklerinizle beraber
sağlıklı,huzurlu ...
ve dilediklerinizin gerçekleştiği bir yıl diliyorum...
yukardaki güzel sözleriniz içinde ayrıca teşekkürler :))
tekrar mutlu yıllar...
sağlıcakla...

Sihirli Yazılar dedi ki...

Gençlikte yaşanan hiçbirşey unutulmuyor. İnsan ilk aşkıyla 30 yıl sonra karşılaşsa bile, geçmişte yaşadıklarını dün gibi hatırlayabilir. Garip ama böyle.
O şarkı da beni hep hüzünlendirmiştir. "Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç, bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç"
Çok çok güzel bir şarkı bu ama ne zaman duysam beni anlatıyor gibi geliyor; içimi hüzün kaplıyor. Yaşlanmak böyle birşey işte.:) Sevgiler.

Amozonik dedi ki...

Merhaba,

Vakit geçtikçe,dünyaya bir kere geliyoruz insan sevgi ile sevdiği ile yaşamalı diyorum ya, gittikçe emin oluyorum.

Saygı ile

suskunbiradam dedi ki...

Sedencik...

Teşekkür ediyorum. Gerçekten kocaman bir yüreğiniz var.

Sayfanızda kutlayacağım...

Selamlar...

suskunbiradam dedi ki...

Sihirliyazılar...

Aman! Ne olur dur. Sanıyorum benden küçüksün. Sen öyle dersen benim halim nice olur. Daha erken. Münir Nurettin onu 80 yaşındakiler için yazmış. Rüyamda görmüştüm :)

Yeni yılınızı da kutluyorum... Sayfanıza da geleceğim...

Sevgiler...

suskunbiradam dedi ki...

Mavi... Çoktan emin olmalısınız... :)

Selamlar...

medeniyet yolu dedi ki...

Ne güzel anlatmışsınız o yılları..
Biliyorum geri dönüş yok zamana.
Fakat cesurca hatırlarız o sevdaları.
Bu duyguları yaşayan niceleri şair oldu. Y a da yazar oldu. En önemlisi birşeyler oldu.
Nice yıllara
ve güzel anılarla..

tufan dedi ki...

Yıllar geçti gözlerimden,her satır arasında sorguladım o günleri,şiir zannettiğim tekerlemelerim geldi aklıma.
Aşk sandığım duyguları düşündüm,bu duyguların sürüklediği itişip kakışmaları.(güldüm kendime)

Evet sevgili üstad,mutlulukları yaşadık,güzel yaşadık,ama sadece hüzünlerimizi yazdık,sadece hüzünleri.
El ele tutuşmanın hazzını anlatamadık bu nesile hiç anlatamadık,belkide onların en büyük kaybı bu olsa gerek bunca serbestliğin içinde.

Saygılar sevgiler.

Yorum Gönder