Internet Anılarından Uzun İnce Bir Yol (1)

13 Aralık 2009 Pazar


Sanırım 1997 yılları... Internet ortamında henüz 2. yılım. O yılların insanlarla iletişim araçları çok kısıtlı internette. Karikatürlü anlatımıyla Microsoft chat, yeşil çiçeği ile ICQ, kameralı ve sesli görüşmesiyle Netmeeting…


Netmeetingi herkes kullanamazdı. Bağlantılar zaten 56 ya da 33 K modemlerle yapılıyor ve bağlanılma çabasında tüm apartmanı uykusundan uyandırıyordu. Netmeeting ise kamera ve mikrofon gerektiriyordu. Tabii ki o yıllarda kamera çok pahalı idi ve ekonomisi çok iyi olmadıkça kimse alamıyordu.


Ben de Microsoft chat ve ICQ kullanırdım. Chat odaları nedeniyle çok da tanıdık oluşmuştu. Çoğu ile de sonraları günlük hayatımda görüşmüştüm. İşte uzun yılları içine alan unutamadığım anıları paylaşmak istedim arkadaşlarımla ve okuyanlarımla. Tabii isimsiz ve sadece olaylarıyla…
……………………………………………………..


Bir gece Ankara’dan bir doktorla tanıştım. Çok içten bir konuşması vardı. İlk geceden itibaren bana hiç konuşma ve yorum fırsatı vermemek üzere 2 yıl o anlattı özel hayatını ve ben dinledim. Özel hayatındaki med cezirleri, inişleri, çıkışları konuştu. Hatta ben bazen başka şeylerle ilgilenir sonra toptan okurdum. Öyle ya; nasılsa konuşma fırsatım yoktu.


2 yıl böyle geçti. Bir gece benim moralim bozuktu. Bu gece de ben anlatayım, paylaşayım, rahatlayayım dedim içimden. Geldi, selamlaştık ve tam anlatmaya başlayacakken niyetimi belirttim. Az durdu sessizce… “Ben” dedi, seninle arkadaş olduysam iyi bir dinleyici olduğun içindi. “Sen dinliyordun, ben de anlatıp boşalıyordum. Ama sen rolleri değişmek istiyorsun; olmaz böyle, benim daha anlatacağım çok şey var”.


Sustum bu durumda. Sustum ve 2 yıl daha “Dinler gibi” yaptım…
…………………………………………………………….


Bir başka zamanda başka bir gece Ankara’da, bir bakanlıkta, emir vermeye alışmış düzeyde bir yerde görev yapan bir bayanla tanıştım. İlk merhabalardan sonra “Şimdi sen sus ve sorularıma cevap ver” dedi. Sabırlıydım demek ki o yıllarda; “Peki” dedim.


Konuşma ilginç olduğu için, kahkahalar atarak, wordde saklamaya karar vermiştim. Aynen aktarıyorum:


- Adın ne?


- …………. (Söylüyorum)


- Neee? Olamaz. Sen O’sun. O’nun da adı aynıydı.


- Yok hanımefendi. Ben O değilim.


- Neyse. Devam edelim. Tesadüftür belki. Doğum tarihin?


- ……….. (Söylüyorum)


- Evet! İşte sen o serserisin. Ben biliyordum. Bana oyun yaptın. Başak burcunun ukalaları sizi.


- Ama ayıp oluyor hanımefendi. Az daha terbiyeli konuşsanız…


- İşte tamam… Tam onun konuşma tipi. Allah belanı versin senin adam…


- Allah sizin belanızı versin hanımefendi.. (Kibarlığı da bırakmıyorum)


- Ne iş yapıyorsun?


- ……….. (Söylüyorum. Bu da benzemez inşallah diyerek)


- Ukalaaaaa… Serseriii…. Beni burada da mı buldun? Boşandım yine de mi kurtulamayacağım? Ben başka adamlarla flört edemeyecek miyim senin yüzünden?


- (İçsesim: “Çok zor”) Edin hanımefendi. Ben size flört etmeyin mi dedim?


- Hala konuşuyor. Hepsi mi tesadüf?


- İnanın hepsi tesadüf. Tanımam sizi.


- Peki… Kardeşinin adını söyle bakalım.. Yani benim o sevmediğim eski kayınbiraderimin adını söyle..


- ………. (Söylüyorum)


- Hepsi mi tesadüüüüüüüüüüüüüüüüüf?


Der demez ben zor bağlandığım bağlantıyı kesiyor ve kaçıyorum… Neme lazım? Bir de kocam diye sahip çıkarsa bir ömür nasıl geçer?
……………………………………..


Daha var tabii. Ama çok uzadı. Bir başka zaman başka anılarda buluşmak üzere…


Saygılar…


Devam edecek.......

0 yorum:

Yorum Gönder